Sinema Sohbeti

1 Ocak 2011 Cumartesi

Taxi Driver Filmi

Filmde Vietnam savaşından sonra normal hayata devam etmeye çalışan bir askerin yaşadıklarını görüyoruz. Bahsettiğimiz asker Travis önce uyku problemleri yaşıyor, fazlasıyla yalnız, kimseyle paylaştığı bir şey yok ve yaşadığı şehirde belki de yapılabilecek en kötü, en zor iş olan gece taksiciliği yapıyor. Yalnız olduğu ve kendini boşlukta hissettiği için kendine kurtarabileceği bir şeyler arıyor ve kendini önce Betsy’i kurtarmaya sonra da Iris’i kurtarmaya adıyor. Yani bence burda seçtiği kişilere karşı herhangi bir aşk ya da ona benzer bir şey hissetmiyor, sadece içindeki, hayatındaki boşuluğu doldurmak için kendine kurtarılacak figürler seçiyor. Yani bu konuda Aysu’ya katılıyorum. Ben ayrıca bu ‘kurtarma’ güdüsünün savaştan kalan ‘kahraman olma’ duygusunu geri kazanma amacına hizmet ettiğini düşünüyorum. Sonrasında silahlarla, vücudunu geliştirmeye çalışarak vs. görevine hizmet etmeye başlıyor. Bütün zamanını silahlarla geçirmesi, aynanın karşısına geçip kendini izlemesi, ona birinin kötü bir şey dediğini hayal edip sonra karşısındakine meydan okuması gibi davranışları da içindeki boşluğu, yalnızlığını gösteriyor diye düşünüyorum. Ayrıca –miş gibi yaparak da kendini önemli hissetmeye çalışıyor. Ailesine kart attığında Betsy diye bir kızla aylardır çıktığını çok mutlu olduğunu söylüyor, Iris’e hükümet için çalıştığını ve önemli işlerinin olduğunu söylüyor.
2. seviyede yönetmenin bize ne göstermeye çalıştığına geldiğimdeyse, şunu söyleyebilirim: savaş sonrasında bir askerin içine düştüğü boşluğu ve bunu doldurma çabalarını gözler önüne seriyor film. Ayrıca filmdeki iki kadın figürünün birbirlerinden bu kadar farklı olması, ama Travis’ e göre aslında kurtarılması gereken iki zavallı oldukları da bir çeşit vurgu diye düşünüyorum. Yani “Hem elit saydığımız grupta hem de Travis’e göre ‘Pisliğin içinde’ de kurtarılması gereken insanlar var ve aslında birbirlerinden o kadar da farklı değiller.” Çıkarımını yapabiliriz.
3. seviyede, öncelikle semboller konusunda: filmde birçok sahnede yağan yağmur, caddenin birinde patlayan musluk Travis’in bahsettiği pisliği temizliyor, diyebilirim. Ayrıca Travis’in kadın satan birinden aldığı buruşmuş parayı yine o mahallede bir otel sahibine vermesini vurgulayabiliriz. Senatörün konuşmasını dinlediğimiz sahnede, senatörün yüzünün hiç gösterilmemesi de onun kim olduğunun bir öneminin olmadığı, sadece söylediklerine odaklanmamız gerektiği mi vurgulandı diye düşündüm, ama tam da oturtamadım kafamda, sinthom mudur, yoksa semptom mudur diye.
Film beni hangi açıdan etkiledi ve neden? Diye kendime sorduğumda, nedenini bilemiyorum, ama Travis’in aynanın karşısında kendi kendine konuştuğu sahnelerden etkilendim diyebilirim. Aklımda özellikle kalan replikse şu oldu: “Are you talking to me?” …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aksiyon Filmleri