![]() |
Save The Last Dance |
Film aslında klasik sanat ile günümüz müzik ve dansları arasında bir bağlantı kurmuş. Balerin olmak isteyen, dansı ve kaderi sorgulayan bir genç kızın (ki özellikle dansları çok başarılıydı) duygusal ve hareketli öyküsünü anlatıyordu film...
Sara (Julia Stiles) hedefleri olan, geleceğin balerin solistidir. Bir dans seçmeleri öncesinde annesinin seçmelere gelmesini ister. Annesi yolda kaza geçirir ve yaşamını yitirir. Sara annesinin ölümünden kendini sorumlu tutar ve bir daha bale yapmamaya karar verir. Henüz 17 yaşında olduğundan, başka bir şehirde oturan babasının yanına taşınmak zorunda kalır. Yeni bir şehir, yeni bir hayat demektir. Bugüne kadar Hollywood filmlerinde hep beyazların içine giren zencinin çektiği zorluklar anlatılmıştı. "Bizim Dansımız"da ise bunun tam tersiyle karşılaşıyoruz. Zencilerin içinde yaşamak zorunda olan bir beyazın zenciler tarafından nasıl kabullendiğini veya kabullenemediğini izliyoruz. Belki de filmin yapımcıları, bugüne kadar yapılan (artık sanırım onlarda da "Arabesk" kavramını yiyen bu beyaz-zenci konusu) zenci-beyaz konulu filmlere sanki diyetlerini ödemişler.
Neyse annem çok beğendi filmi. Ben de çok beğendim. Hafif bir film ve danstan hoşlananları da sinema salonlarına toplayacak akıcı bir hikaye. Geçtiğimiz yıllarda her iki senede bir dans temalı filmler izlerdik. Bunlardan; "Dirty Dancing - İlk Dans İlk Aşk", "Grease" ve "Salsa" ilk aklıma gelenler. Son yıllarda dans temalı filmlere de acıkmışız (en azından ben acıkmışım).
Biraz hüzün, biraz eğlence, biraz klasik bale, biraz Hip-Hop figürler, biraz müzik ve biraz da aşk. Klasik bir Hollywood filminin ana malzemeleri. Sokak yaşamı ile okul yaşamının uçurumlarından, Amerikan lise gençlerinin yaptığı illegal işlere, gelişmiş toplumlardaki parçalanmış aile yapılarına kadar klişeleri de barındırıyor açıkçası. Ama çıkışta da insanın yüzünde keyifli bir gülümseme de bırakıyor. "Bizim Dansımız", son günlerde izlediğim en duygusal filmdi. İzleyin siz de duygulanacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder