Sinema Sohbeti

26 Mayıs 2011 Perşembe

Ölülerin Şafağı


"Dawn of the Dead / Ölülerin Şafağı"

George Romero "Yaşayan Ölülerin Gecesi"ni takip edecek, serinin ikinci filmini 1978 yılında yönetti. "Ölülerin Şafağı" (Dawn of the Dead) pek çok anlamda öncüsünü geride birakan bir filmdi. Romero bu sefer yaklaşık 2,5 saat süren bir filme imza atmış, gore efektleri daha da ileri bir noktaya taşımış (elbette makyaj ustasi Tom Savini'nin admi da atlamamak gerek), aynca yer yer komedi unsurlanna da başvurarak bir sosyal taşlama yaratmıştı.

"Ölülerin Şafağı" çoğu sinemaseverce, bir alışveriş merkezinde geçen zombi filmi olarak da hatırlanabilir. Serinin ikinci filminde zombilerin sayısı daha da artmış durumda ve yaşayan ölüler artık şehirlere saldırıyorlar. İnsanlar ve zömbiler arasında ciddi bir çatışma devam ederken, dört kişi bir helikopterle kaçıyor ve bir alışveriş merkezine (Akmerkez gibi bir yer) sığınıyorlar. Romero, tahmin etmenin güç olmayacağı gibi, alışveriş merkezini tüketim toplumuna dair bir şeyler söylemek için kullanıyor. İnsanoğlunun en zavallı arımda, içinde bir yerlerde yatan faşizme ve bilinçsizce tüketme ihtiyacına nasıl yenik düştüğünü etkileyici şekilde gözler önüne seriyor. Benzer temalar etrafında dolanan çoğu postapokaliptik film gibi, "Ölülerin Şafağı" da modern toplumun değerlerinin (başka bir deyişle modern toplumu ayakta tutan değerlerin) ne derece insanlık dışı olduğunu vurguluyor; özetle kapitalist sisteme yönelik ciddi bir eleştiri değeri taşıyor. Filmin kahramanları kendilerini bile isteye bir alışveriş merkezine kapatıyorlar, ancak Romero'nun "Bakın, aslında mevcut sistem sizin hayatlarmızı alışveriş merkezlerinin duvarları arasına hapsediyor", demeye getirdiğini görmek zor değil. Diğer yandan düşünme yetilerini kaybetmiş, asla doymayacak gibi insanlara saldıran ve vahşice canlı bedenleri parçalayan zombilerle, tüketim maddelerine benzer bir hayvansal içgüdüyle saldıran modern toplumun bireyleri arasında bir paralellik kurulduğunu söylemek de mümkün.

Söylediğimiz gibi, "Ölülerin Şafağı"nda şiddetin kullanımı çok daha ileri bir noktaya götürülüyor. Hatta içerdiği gore sahneler yüzünden kimi ülkelerde başı sansürle derde girmiş bir film bu. Yoğun şiddet ve Romero'nun alt metin düzeyinde söyledikleri filme belirli bir karamsarlık getirirken, araya giren mizah bir denge sağlıyor. "Ölülerin Şafağı" son noktada bir korku filmi olsa da, ilk filmin klostrofobisinden uzakta seyrediyor. Hem sure, hem de içerik açısından taşıdığı iddiayı sonuna kadar götüren filmin, çoğu kişi tarafından üçlemenin en iyisi olarak gösterilmesi boşuna değil. Hatta "Ölülerin Şafağı" için rahatlıkla korku sineması tarihinin en iyi filmlerinden birisi de denilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aksiyon Filmleri