Sinema Sohbeti

17 Aralık 2010 Cuma

Blair Cadısı

Gölgelerin Dili: Blair Cadısı 2

Korku sinemasının başarı koşullarından en önemlisi "gerçek gibi görünme" ya da "inandırıcı" olabilmesidir. Kişi, bir korku filmini izlemeye başlarken, izlediğinin aslında "gerçek" olmadığını bilir; ancak eğer o film, seyirciye izlediği şeyin gerçek olmadığını unutturabilirse, izleyiciyi gerçekten korkutma şansını elde eder.

80'lerde bir kısır döngü içine girmiş gibi görünen korku sineması 90'ların ikinci yarısında kendini yenileme sürecine girdi. Bu süreç içinde Daniel Myrick ve Eduardo Sanchez'in 35 bin dolar gibi küçük bir bütçeyle çektikleri ve sadece Amerika'da 140 milyon dolar gibi inanılmaz bir hasılat elde eden "The Blair Witch Project - Blair Cadısı"nın ayrı bir yeri var. Myrick ve Sanchez, el kameralarıyla çektikleri, oyuncuların repliklerinin büyük bir kısmının yazılmadan doğaçlama yoluyla ortaya çıktığı bu filmle bilinen bir gerçeği vurguluyorlardı. "Seyirci bir korku filminin ne kadar gerçek olduğuna inanırsa, ona o kadar çok ilgi gösterir..."

"Blair Cadısı" bir pazarlama ve strateji harikasıydı. Herşey filmin İnternet sitesiyle başlamıştı. Sitede üç genç sinemacının Maryland'de bir ormanda kaybolup, bir yıl sonra çektikleri filmlerin bulunmasından bahsediliyordu. Yazılan herşey gerçek gibiydi. "Belgesel" sözcüğü ise özellikle vurgulanıyordu. Filmde geçen olayların gerçek olup olmadığı uzun süre medyada tartışıldı, sonuç olarak film büyük ilgi gördü.

Bu kadar büyük ilgi görmüş bir filmin devamının gelmemesi olanaksızdı elbet. Ancak bu tür bir filmin ikinci bölümünü çekmek daha da zor bir işti çünkü orijinal fikir kullanılmıştı artık, kimse aynı numarayı bir kez daha yutmazdı. Üstüne üstlük geçen sefer kandırılmış olduğunu düşünenler, "belgesel" olarak nitelendirilen filmin aslında "kurmaca" olduğunu anlayan seyircilerin de öfkesi mevcuttu hala.

Bu koşullar altında yapılan "Gölgelerin Dili", ilk filmin Maryland Burketsville'deki yankılarını ve yerel halkın görüşlerini röportaj yoluyla vererek açılıyor ve böylece de ilk filmle taktik açısından bağlantı kuruyor. Filmin başından "belgesel" nitelikli çekimlerle, seyircinin karşısında gerçek bir olayı anlatıyormuş gibi görünen bir film olduğuna inanması talep ediliyor. Bu tarz bir filmin devamı için akıllıca görünen bir çözüm bu... Açılış sahnesi adeta bir "günah çıkarma" da içeriyor. Röportajlarda bir eserin "belgesel" olarak nitelendirilmesinin getirdiği sorumluluktan, kasabalarının gördüğü ilgiden bunalan insanların yakınmalarına kadar pek çok şikayet doğrudan filmin yaratıcılarına gidiyor...

"Blair Cadısı"nın yaratıcıları, "bilinmeyen korkusu"nun her tür korkudan daha korkutucu olduğunu biliyorlar ve bu yüzden ikinci filmde de aynı yoldan gidiyorlar. Ormanda bir gece geçiren beş genç, ne yaptıklarını hatırlamadıkları beş saatten sonra gördükleri hayallerin, kabusların, vücutlarındaki izlerin sebeplerini merak ediyorlar ama bir türlü "ne olduğunu" çözemiyorlar. Filmin başlarında merak uyandıran bu durum, bir süre sonra yerini tekrara bırakıyor. "Merak uyandırma" unsuru filmin gidişatı içinde yitip gidince de filmin sonuna gelince seyirci tümden kaybedilmiş oluyor. Bu yüzden de "Gölgelerin Dili", iyi bir başlangıç yapan, ilk filmin mirasını başta iyi kullanan ama sonrasını getiremeyen bir film oluyor.

Oyunculardan Tristine Skyler (Tristen) ve Kim Director'ın (Kim) özellikle öne çıktıkları film, ilki gibi bir yenilik getirmeyi başaramıyor ve korku sineması antolojilerine girmekten çok uzaklarda dolaşıyor. Ama Blair Cadısı hala kullanılabilir bir malzeme olma özelliğini koruyor. Bunun sonucu olan üçüncü film de kimseyi şaşırtmayacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aksiyon Filmleri